Showing posts with label Roma. Show all posts
Showing posts with label Roma. Show all posts

Frascati'de Birkaç Mutlu Saat...


Yıl 2013
Haziran'ın 25'i
saatdokuzyirmiüç/
Roma Termini'deyiz.  Elimizde iki kişi toplam  €4.20'lik Frascati bileti, gönülde neşe ve heyecan, yola çıkmak için hazırız. Plan basit ama sıradışı; birkaç saatliğine Frascati'ye kaçacak, öğle yemeği yiyip döneceğiz!
Kulağa havalı gelse de aslında bu son derece mütevazı, ayrıca da komik bir plan...

Saatonyirmiüç/Tam 29 dakika süren yolculuk küçük ve sevimli Frascati istasyonunda
YAZININ DEVAMI...

Roma'da Lezzet Dolu Sokak: Via della Croce


Bu yazı Temmuz 2013'de The Magger'da yayınlanmıştır.


Roma’dasın… Piazza di Spagna’ya yakınsan ve biraz acıkmışsan senin için harika bir jokerim var: Via della Croce…
Aşağıda okuyacağın önerilerle hem ruhuna hem de midene hitap ederek Roma seyahatine katkıda bulunmayı planlıyorum…


Bir kere saat 13:00 civarında ise ev yapımı taze makarna için No.8′deki Pastificio‘ya gidebilirsin. Biraz kuyrukta bekledikten sonra bir tabak makarnaya 4 EUR vererek ekonomik ama lezzetli bir öğle yemeği yiyebilirsin. Üstelik yanında içeceğin su yada bir bardak şarap da müessesenin ikramı. Günde iki çeşit makarna oluyor ve hamur anında açılıp, pişirilerek taptaze servis ediliyor..Tek dezavantajı yemeğin plastik tabakta yenmesi gibi görünse de bu salaş hal, bu hız Roma ruhuna çok uygun…

Tiramisu’nun en iyisi lazım bana dersen No.82′de Pompi emrinde. Merkez şubesi biraz uzak olduğundan iyi ki bu sokağa da bir şube açmayı akıl etmişler. Dolaplardan seçeceğin damak tadına uygun tiramisunun paket serviste porsiyonu 2.5 EUR. Tadını çıkar!...


Yazının tamamı için...


Yağmurda Navona...


Bu öğleden sonrayı yanlız geçireceğim.. Niyetim, sevdiğim birkaç sokakta dolaşıp kitapçıların tozlu raflarını karıştırmak ve çok beğendiğim bir resim atölyesine uğramak.. Atölyeden sonra da Via Coronari’de birşeyler içerim diye günü planlarken yağmur başlıyor.. İlk önüme çıkan dükkandan 5 €’ya rastgele bir şemsiye alıyorum..pembe puantiyeli!.. O an aklıma geliyor yolumu biraz değiştirmek. - Bu sakin yağmurda mutlaka Navona Meydanı’ndan geçmeliyim… Geçmeliyim çünkü bu meydanı bu kadar boş ve bu kadar kendi halinde görmek için tek fırsatım bu yağmur olabilir…  Ağır ağır yürüyerek meydana varıyorum. Haklıymışım.. - Navona, şu an hiç olmadığın kadar güzelsin.. Daha da güzeli sadece benimsin!. Başkası görmesin diye, seni şemsiyemin altına saklıyorum ;-) (Haziran 2013)

Roma’da Tüm Fırınlar Benim!..


Kendime Roma’yı soruyorum, aldığım en popüler cevap şu şekilde geliyor: Fırınlarrr!..
Bana göre bu şehrin kalbi fırınlarda atar..
Öyleyse buyrun benim bildiklerimi birlikte gezelim…


Yalnız ilk durak -enteresandır- bir fırın değil!..
Rafaello’nun ünlü Fornarina tablosunun orijinali Palazzo Berberini’de ve bir diğer kopyası da Villa Borghese’de.. Arzuya göre istediğimiz birinde bu güzel fırıncı kızına bir süre bakıp fırınlarla ilgili gerekli motivasyonu sağladıktan sonra istikamet YAZININ DEVAMI...

İyi Pazarlar Roma!..


Günlerden Pazarsa ve Roma'daysan sabah saatlerinde yapılacak en keyifli şey pazara çıkmak!.. Şehrin tüm turistlerce bilinen en renkli ve popüler pazarı Campo di Fiori.. Ama aslında şehir yerlileri arasında çok popüler, hem de devasa başka bir pazar var: Mercato di Porta Portese. YAZININ DEVAMI...

Lilli… Da Baffetto… La Grande Famiglia…


Siz şu fotoğrafa baktığınızda Pizza görüyorsunuz, bense Lilli adında tatlı mı tatlı bir kız çocuğunu…
Anlatayım…

Da Baffetto’da kuyrukta bekliyoruz. Malum şehrin en ünlü pizzacılarından biri, biraz çile çekmeden lezzete ulaşmak zor.. Kuyruk bir hayli uzadı arkamızda, önümüzde ise dört beş tane ikili üçlü grup var beklememiz gereken. Bu kuyrukta beklerken farkediyorum Lilli’yi. Dört yaşında olması muhtemel, yerinde duramayan haşarı bir kız çocuğu.. Önce mor gözü dikkatimi çekiyor zaten. Belli ki yaramazlık yaparken düşmüş, yazık. Lilli bir saniye bile durmuyor sürekli konuşuyor, atlayıp zıplıyor.. Onu seyrederken garson kapıya çıkıp sıradan birkaç kişiyi daha önüne katıp götürüyor. Kapıda böyle beklemek zor, koku öyle cezbedici ki dış masalarda birinin önünden pizzasını kapasım var!.. YAZININ DEVAMI...

Roma'da Yerelliğin Kanunları...




Bu kadar yoğun turist alan Roma’da ‘turist kalmak’ olası görünse de ‘şehir yerlisi’ takılabilmek de imkansız değil.. Sadece birkaç ipucu ve yerelliğin olmazsa olmazlarına ihtiyacın var ki, işte onlar da burada!

- Unutma! Gittiğin mekanda etrafındaki herkes hararetle İtalyanca konuşuyorsa yemek için doğru yerdesin demektir. YAZININ DEVAMI...

Beni ararsanız...


Temmuz'a kadar Roma'dayım...
Bir keşif gezisi olmayacak bu.. Sevdiğim bir şehre, sevdiğim sıradan şeyler yapmaya gidiyorum. Yürüyecek, düşünecek, okuyacak, yiyecek, dinlenecek ve belki bazen de öylece duracağım. Herkese sevgiler :-)

Roma günlerini instagram/gezicigunluk, tumblr/gezicigunluk ve twitter/gezicigunluk adreslerinden takip edebilirsiniz...

Roma Yeme İçme Notları Bitmez!..


Tüm Yollar Roma'ya Roma'da yollar Yemeğe çıkar demiş ve Roma yeme içme notlarımın ilk kısmını vermiştim. Şimdi başka adresler veriyorum ama bununla da bitmeyeceğini garanti ediyorum.. Çünkü Haziran'da yine Roma'ya gidiyorum ve hem bu çok sevdiğim adresleri ziyaret edecek hem de yeni keşifler peşinde koşacağım. Anlayacağınız en az +2 kg. ve nefis yemek anılarıyla döneceğim. Ama şimdilik Roma'ya dair son önerilerim işte bunlar;

il Forno Campo di Fiori Patatesli Pizza Takıntısı!
Öğle saati bambaşka bir semtteyken birden aklıma düşüp YAZININ DEVAMI...

Benimle Roma?...


Gelecek ay Roma'ya gidiyorum yine..
İlk seyahatimi hatırlıyorum Roma'ya yıllar önce. İki gün kalıp pek de sevmemiştim. Ama Roma öyle bir şehir ki, sonra sonra anladım kıymetini; canım çekti yine gittim. Gittikçe sevdim, gezdikçe gezdim..
Daha geçen yıl arşınladım tüm sokaklarını ama işte, yine özledim :-)

Öyle bir şehir ki bu, sokaklarında dolaşmak zamanda kaybolmak demek. Sen yürüyorsun tarih de yanında yürüyor.

Parkta çimlere oturup elinle toprağı eşelesen bir tarihi eser takılır eline, kesin! Boyaları dökük binaları, eski sokakları, evleri, tarihi fırınları yıllar öncesine götürüverir, farketmezsin... Hele bir Kolezyum'u gör; artık hangi zamandasın, kimsin, hiç bilemezsin..

İşte onun için bu kez hiç plansız, birkaç giysi, bir defter bir de seni alayım yanıma, kaygısız gezeyim. Sen de gel diyorum, çünkü senin hesabın kuvvetli, benim gibi zamanda kaybolmazsın. Nerede olsam bana hep zamanı hatırlatırsın. Roma'da zamanda kaybolursam eğer beni bir tek sen kurtarırsın..

Haydi gel, takayım seni koluma gezelim Roma'yı birlikte baştan başa.. Gelir misin?..

Tüm Yollar Roma'ya... Roma'da Yollar Yemeğe...


Bölüm 1
Roma... Bu şehrin  sokaklarında yürürken havayı koklamak bile iyi yemeğin adresini bulmak için yeterli. Sokakları odun fırınında pişmiş pizza, domates sosu, sarımsak kokan şehir...Restoranların arka kapılarınının açıldığı dar sokaklarında aşçıların talimatlarının uçuştuğu şehir... Tentelerin altına, akşam rezervasyonları için garsonların napolitanlar eşliğinde adeta törenle hazırladığı, sade ama şık masaların sıralandığı şehir... Nerede yerseniz yiyin, ne yerseniz yiyin illa ki, lezzetli olacak şehir...
Karnınız tok, sırtınız pek gezerken bile aklınızın bir köşesine 'acıkınca ne yesem' fikrini sokan şehir....Daha da ileri gidip keşke şu anda aç olsam dedirten, kilo aldırmadan geri göndermeyen hain şehir!..
Karnım tokken yemek yediğimi bilirim ben Roma'da!...
Siz de yiyeceksiniz, yediklerinizi seveceksiniz..
Yeme içme notlarınız arasına şu ipuçlarını da eklerseniz memnuniyeti garantilersiniz...
YAZININ DEVAMI...

İtalya'dan taze taze...

Sevgili şehrim Floransa... Ben burada sana hasret eski anılarımla yaşarken bazı şanslılar senin sokaklarını arşınlayıp durdu son birkaç gündür.
Bu da yetmez gibi eski dost Roma'yı, son aşkım Milano'yu; özlediğim benim İtalyam'ı karış karış gezdiler. Bana da işte bu birkaç fotoğraf çıktı o gezentilerin bavulundan...

Fotoğraflara bakalım, anılara dalalım, araya bir de küçük bir gezi notu atalım:...

Pitti Uomo Floransa 2011

Duomo Floransa


Milano Duomo Meydanı(Yılbaşı ağacı hala oradaymış...)

Roma  Piazza di Spagna (her zamanki gibi turist le doluymuş...)

Ben çayımı Roma'da Babingtons Tea Room'da...
Kahvemi Floransa'da eğer sabahsa Gilli'de akşamsa Giubbe Rosse'de...
Milano'da sabahın ilk kahvesini ve gecenin son kahvesini illaki Bar Brera'da içerim.
Tabi arada bir tüm turistler gibi Zucca'ya da giderim...
Peki şimdi nerdeyim?
Maalesef evdeyim.
 Ben böyle İtalya'ya hasret ...daha ne diyeyim:-)