Düsseldorf yazıları şimdilik bitti.
Yazarken bir yandan da tekrar yaşadım o anları,
hatırladım şehirde attığım adımları...
Şimdi soruyorum kendime:
Peki, ne hissediyorum? Aşk mıydı?
Cevap açık ve net:
Hala Milano'ya aşkım tazeyken; hala Paris'i seviyor ve unutamıyorken,
bu gönüle bir üçüncü aşk sığmaz iki gözüm!
Showing posts with label düsseldorf. Show all posts
Showing posts with label düsseldorf. Show all posts
Vitrinlere de bakalım, biraz alışveriş yapalım...
Bla..Bla...Bla...
Mutlaka uğranılası bir concept store BlaBlaBla. Elbise de var, tabak da; yüzük de var, konsol da; pahalı şeyler de var, ucuz da..... Son derece eğlenceli parçalar, tek tek özenle seçilmiş tasarım objeler, yarı antika eşyalar... Beğendiğim broş umduğumdan pahalı çıkınca sadece bakmakla yetinerek çıkıyorum buradan. Ama belki siz güzel parçalar edinebilirsiniz; mutlaka uğrayın. Wallstrasse üzerinde...
Karnavala sadece 1 hafta var.
Vitrinlerde karnavala özel ürünler boy gösteriyor, en farklı,
en eğlenceli kostüm için katılımcılarda hazırlıklar devam ediyor...
Otto Bittner
Çikolata, şekerleme, marzipan vesaire...
Üstüne üstlük şık bir çay salonu...
Leziz marzipanlar almak için sizi Carlsplatz'da bekliyor...
Sonia Rykiel...
Benrather Strasse civarında designer giysiler satan bir mağazada rastlıyorum neşeli çanta ve ayakkabılarına.
Konusunun Uzmanı mağazalar...
her zaman ilgimi çekerler.
Sadece bir konuya yönelmek hem cesurdur,
hem de kendinden emin bir ifadedir.
Berger Strasse'deki bu dükkanda binlerce çakı ve bıçak...
Türk mahallesindeki bu dükkanda ise yüzlerce pipo ve puro aksesuarı bulmak mümkün.
Burgplatz'daki bu dükkan da ise sevimli dostların egemenliğinde
ev aksesuarları ile dolu ki hepsi görülmeye değer...
Gut & Gerne Schokolade...
Benim gibi pralin delisi iseniz iskikamet Burgplatz No:3-5
Killepitsch...
İçmedim, bilemem. Ama her köşe başında satıldığına göre meşhur birşey olsa gerek.
Bu tarz içeceklere ilgim olmadığından denemediğime hiç pişman değilim:-)
Hardal Aşkı: Löwensenf
Burundan fışkıran alev de denebilir! İçerideki nefis hardal kokusu hala burnumda...
Yedeklediğim acı hardallarsa buzdolabımda...
Berger Strasse No.29
Carlsplatz Meydanı Pazar Manzaraları...
Armutun, portakalın, greyfurtun kilosu 3.95
Hurmanın 100 gramı 2.20...
Kasaba sadece uzaktan bakarak, çiçeklere geçelim...
Walther König: Kral Kitabevi...
Referans kitaplara meraklıysanız uğranılacak adres burası.
Ama bu hayvancıklar kitaplardan çok sokaktan gelen geçenle ilgileniyor belli ki:-)
Grabbeplatz'da...
Yerel Tasarımcılar, Sanatçılar...
Otelimizin bulunduğu pek sevdiğim caddemiz Brunnen Strasse.
Burada pek çok tasarım atölyesi, atölye-galeri, tasarım giysi dükkanları var.
O kadar güzel ve yaratıcılar ki onların fotoğraflarını burada yayınlamaya bile kıyamıyorum, özgün ve eşsiz kalsınlar istiyorum. ...Bu Caravaggio eskizi hemen otelimizin yanındaki atölye-galerinin vitrininden. Vitrindeki çalışmalar sık sık değişiyor. Tüm gün kapalı kalan atölye akşam her yer kapalıyken birden açılıyor ve sanatçı içeride çalışmaya başlıyor. Kimi zaman sabaha kadar! Caravaggio'nun David ve Goliath'ına takmış kafayı; orada olduğumuz sürece bir sürü yapıyor. Yapıyor, bozuyor, tekrar yapıyor. Bazen durup onu seyrediyoruz. O da elinde bir kadeh şarabı, bitirdiği eserini... Ama sonra onu yine bozup yine yapıyor. Artık bizi tanıyor, sabahları selam veriyor... Bu atölye, ''Düsseldorf: Sanat Şehri'' tanımını kafama iyice kazıyor... Belki de bu atölye bu şehri bana sevdiriyor...
Heinemann...
Kapanışı tatlı tatlı yapalım...
Pasta ve çikolatanın şehirdeki asil adresi.
Kesinlikle alışveriş sonrası cüzdanı hafifletiyor...
Sanat Şehri Düsseldorf...
Sayısız sanat galerisi, onlarca müze, sergi salonu, iki opera, hayranlık uyandıran bir konser salonu, açıkhava sanat uygulamaları vs..derken Düsseldorf sanat şehri tanımını fazlasıyla hakediyor.




Son olarak vaktim elverdiğince gezdiğim galeriler var bahsetmek istediğim...
Şimdi gözlem ve ziyaretlerimden yola çıkarak şehirde bir sanat turu atalım...
Benim için şehirdeki en önemli mekanlardan biri TONHALLE. Düsseldorf Senfoni Orkestrası'na ev sahipliği yapan mekan kubbe tasarımıyla mükemmel bir akustiğe sahip.
Burada dinleme şansına sahip olduğumuz konser karizmatik şef Axel Kober yönetiminde ve Mezzosoprano Susan Maclean eşliğinde Düsseldorf Symphoniker konseri. Bach...Mahler ...ve Bruckner... Hiçbir zaman unutamayacağımız eşsiz bir konser izliyor ara verildiğinde fuaye barında gayet şık ve elit sanatseverleri gözlemleyerek o ana dek farketmediğimiz bir yüzüyle tanışıyoruz şehrin...
(Küçük bir not: Buraya gelmek planlarınız arasındaysa 13-130 euro arasında değişien konser biletlerinden o sırada bulabildiğiniz en uygun fiyatlıyı çekinmeden alabilirsiniz. Salonun şekli itibarı ile hiç görüntü ve ses kaybı olmadan hemen hemen heryerden keyifle izlemek mümkün...)
Modern sanatlar ağırlıklı bir şehir aslında Düsseldorf. Müzeleri bile sanatın modern temsilcilerinin eserleriyle dolu. Kunsthalle, K20 ve K21, KIT Kunst Im Tunnel hep modern eserlere ev sahipliği yapıyor.
Museum Kunst Palast, Stadtmuseum, Goethe Museum, gibi farklı alternatifler ve bunlar da yetmezse sadece yarım saat uzaklıkta çevre şehirlerde de birçok müze ve sergi imdada yetişiyor...
Ben tercihimi K20'den yana kullandım ve seçimimden de gördüklerimden de çok memnunum...

Bir de sokaklarda görülenler var tabi. Heykeller, sokak sanatı örnekleri -Türkiye'de pek alışık olmadığımız üzere- galeri vitrinleri... Biraz da onlara göz atalım...
Altstadt'ta gezinirken rastlayacaksınız onlara...
Altstadt'ın ara sokaklarında birçok galeri var. Doğrudan sanatçılara ait hem atölye hem galeri mekanlar da mevcut ki bunlar gerçekten görülmeye değer...
Heykeller değil, hemen ardından ışık sızan camlara dikkatinizi çekmek isterim. Kunsthalle'ın altında yer alan gündüz müze kafe gece dans pisti bir mekan: Salon des Amateurs. Daha önce benzerini Viyana'da gördüğümüz bu mekana günler ve programımız uymadığı için maalesef biz hep dışarıdan başmak zorunda kaldık ama takip ettiğim kadarıyla güzel DJ performansları oluyor, bir gece uğramak lazım...
Bir benzin istasyonu ve üzerinde katlı otopark. Ama bakın buradan bile sanatsal birşeyler çıkmış...
Carlsplatz civarında gezinirken çıkacak karşınıza...

Sies + Höke Galerie - Claus Föttinger. Fotoğraflar asetat ve ışıkla birleşip farklı dekoratif objelere dönüşüyor bu sergide... Etkileyici.
Thomas Struth - Fotoğra Sergisi. Doğada çekilen jungle fotoğraflardan etkilendiğimi söyleyemem ama geçmiş yıllarda Almanya sokaklarından perspektif kareler ile oluşturduğu koleksiyon çok başarılıydı...
...
Son olarak -ve iyi ki- gezdiğim Markus Lüpertz Sergisi @ Geuer & Breckner Galerie...
Son derece güzel resimleri ve heykellerini bir bir inceleyip birkaçını da satın alabilmek istedim ama inanın çok pahalıydılar... Bari kendimi şöyle avutayım: Neyse artık, bir dahaki sefere!...
Subscribe to:
Posts (Atom)