Kapalıçarşı'da birgün...

İnsanın arada bir yaşadığı şehirde de turist gibi gezmesi çok keyifli oluyormuş doğrusu. Biz de güzel bir Cumartesi gününü Kapalıçarşı'ya ayırıyoruz...

Bu rengarenk dünyanın içinde kalabalığa karışmak, binbir çeşit otantik ürününün peşinde ara sokaklarda kaybolmak inanılmaz zevkli... 
İlgi alanınıza göre birşeylerin peşine düşebilir, dar aralıklardan küçük avlulara açılan kapılardan geçip enteresan dükkanlar keşfedebilirsiniz.

Yurtdışı gezilerinizden topladığınız yüksük koleksiyonunuza İstanbul'dan da bir parça ekleyebilirsiniz...


Şişko Osman'ın oldukça zevkli ve bir o kadar da pahalı halılarına göz atabilir, Abdulla'dan zeytinyağlı sabun ve havlu alabilir, çok sevdiğiniz broşunuzun kırılan iğnesini avlulardaki atölyelerde tamir ettirebilirsiniz.
Hiçbir şey yapmayıp, almayıp sadece bu renkli kalabalığın tadını çıkarabilir hatta fotoğraf çekebilirsiniz.
Hangi ülkeden olduğunuzu tahmin etmeye çalışıp türlü türlü dillerde size selam veren satıcıların bu sevimli çabalarınla bile eğlenebilirsiniz.
Ve tabii ki yorulunca otantik dekorlu kafelerden birine oturup kahve keyfi yapabilirsiniz. Fes Cafe gibi küçük ama şık servisli bir yeri tercih edebilir ya da bizim gibi klasik takılır, en eski kahve olan Şark Kahvesi'ni arar bulur kahvenizi orada yudumlayabilirsiniz... 

Kendi şehrimize de turist gözüyle bakmak, turistlerin İstanbul tutkusunu anlamak, yeni seyahatler için bizim de ufkumuzu açan birşey aslında...Farklı bir bakış açısı... Belki de yepyeni seyahat planları...
Bu soğuk kış gününde bizi neşelendiren bu seçimi yaptığımız için kendimizi tebrik ediyor acıkmaya başlayınca da Nuruosmaniye kapısından çıkarak Kapalıçarşı'dan ayrılıyoruz.
Şimdi istikamet Hocapaşa'daki Meşhur Rumeli Köftecisi...
Salaş mekan...Hızlı ve güleryüzlü servis...
Mmmm Leziz köfteler...
Günü keyifli tamamlamak için harika bir seçim...Aferin bize!